14 Aralık 2010 Salı

Hmm... Hot Coffee Time...~

10 santimetrelik boylarıyla hayal gücümün yerli halkı ellerinde mızraklarla ve de garip seslerle koşturuyorlar battaniyemin desenleri arasında. Odam ve ben kahveye kendimizi öylesine kaptırmışız ki her yanımız buram buram aroma olsun diye attığımız vanilya kokuyor. Bulut Avcısı'nı ne zamandır görmedim ama dün gök o kadar çok gümbürdedi ve o kadar çok yağmur boşaldı ki tepemize, sanırım nerede olduğu hakkında bir fikrim var.

Kahvem bitmiş... yenisini yapmam lazım. Artık çay yapraklarından ziyade kahve çekirdekleri arasında ilerliyor hayatım. Sanırım kışın etkisi büyük. Bu arada, sanırım artık burayı sevmiyorum. İnsanlar dikkat etmiyor. Ediyormuş gibi davranıyorlar ama etmiyorlar. Belki yeni yılın gelmesiyle temizlik yaparım. Yollanması gereken şeyler var. Çadırların bezlerini çamur tutmuş.

Uzun zamandır kimseyi görmüyorum, sanırım hepsi kış yüzünden kendilerine sıcak bir köşe bulup uyuklamaya karar verdiler. Gerçi zaman zaman Faun Bell'in boynuzlarından birine takılı olan o çanın çınlamalarını duymuyor değilim. Kapıları tıklatan kimse yokken onun da sıkıntıdan uyuklamış olduğundan eminim.

Hmm... kahve yapmalıyım ve sanırım bu havada insanın içini ne ısıtır kahveden başka birkaç fikrim var. 10 gibi görüşürüz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder